16 Nisan Pazar günü Türk milleti referandum tercihini sandıkta göstermiş, 18 maddelik anayasa değişikliği ile Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçilmesine kendi iradesiyle onay vermiştir. Bu sonucun ülkemize, milletimize ve demokrasimize hayırlı olmasını diliyoruz.
Referandum bilindiği üzere millete gitme, milli iradeyi hakem kılma uygulamasıdır. Hakem, sahanın hakimidir. Hakimiyet veya eşanlamlısı Egemenlik ise, yönetim gücünü elinde bulundurmaktır. Yani referandum, Milli Egemenlik ilkemizin olmazsa olmazıdır. Millet iradesine başvurmayı en çok isteyenlerde dolayısıyla Milliyetçilerdir. Milleti hakem tutmaktan darbeciler, terör örgütleri ve millete zarar verenler korkarlar. Bunlar; yalan, iftira ve fitneye başvuracakları gibi kazançlı çıkmak için milletin gönlüne, kültürüne ve inancına göre konuşmak zorunda da kalırlar. Mesela, hiç akıllarına gelmeyen Bozkurt işaretini yapmak gibi. Marksistlerin, Batman’da “Halilurrahman menkıbesi” anlatması gibi. Halkların Partisi olamamışların sürekli üniter devlet vurgusu yapması gibi. Herkesin milliyetçi kesilmesi gibi..
Bir türlü anlaşılamayan veya anlaşılmak istenmeyen Milliyetçi Hareket Partisi, Türk milletinin vereceği her karara saygılı olacağını vurgulayarak; “Egemenliğin sahibi, aziz milletimiz, aynı zamanda son sözün de sahibidir. Millet ne derse odur, neye karar verirse boynumuz kıldan incedir” demiş, içinde bulunduğumuz bu fiili durumun onarımı için halk oylamasını işaret etmiştir.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli Türkiye gerçeklerini söyleyerek çözüm yoluna gitmiştir. Devlet Bahçeli; “Ortada halkın oyu ile seçilmiş bir Cumhurbaşkanı var. Haklı olarak seçilmiş olduğunu söyleyerek, anayasal sınırlarının dışına çıkıyor. Ya bu fiili durum düzelsin herkes işine baksın. Ya da fiili durum hukuki boyut kazanarak hukuksuzluk son bulsun. Biz millete gitmekten korkmayız, millet neye karar verirse baş göz üstüne diyerek gereğini yaparız” sözünde bulunmuştur.
Yapılan çalışmalar sonucunda; Meclis’in denetim fonksiyonlarının güçlendirileceği, devlet yönetimindeki açmazın bitirileceği, güçler ayrılığı arasında net çizgilerin çekileceği, Cumhurbaşkanı’na cezai sorumluluğun getirileceği, kafa karışıklığının sonlandırılacağı, 18 maddelik Anayasa değişikliği ile Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Meclis’ten geçerek milletin önüne sunulmuştur.
MHP Genel Başkanı sayın Devlet Bahçeli beyefendi, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünün teminatı ilk dört maddeyi güvence altına alarak yaptığı bu referandum çağrısında, darbe tehdidi altındaki devlet yönetimini, milletin denetimine sunmuştur. Ve “Önce Ülkem ve Milletim” kararlılığında olduğu gibi bu seferde “Devlet Bekası”nı savunmuş; “Millet için evet, devlet için evet, cumhuriyet için evet, Türklüğün bekası için evet, Türkiye için evet” sözlerini her konuşmasında ısrarla söylemiştir.
Hakimiyetin yani Egemenliğin sahibi Türk milleti, bu referandumda kendi geleceği hakkındaki son sözünü söylemiştir. İstiklali için yeni bir demokrasi demiştir. Değişen rejim değil sistem, yeni sistemin adı, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” olmuştur. Hepimiz bu sonuca saygı göstermeli ve riayet etmeliyiz.
Başta iktidar partisi olmak üzere ayrıştırma ve ötekileştirmeden vazgeçilmelidir. Farklı görüşlere saygı duyulmalı, evet’e de hayır’a da sahip çıkılmalıdır. Ve de Milli mücadelenin baş şehri Ankara’nın, Fatih’in İstanbul’unun, Ölümsüz Kahramanların Çanakkale’sinin, Hasan Tahsin’in İzmir’inin, Torosların; Adana’nın, Antalya’nın, Mersin’in velhasıl hala duman tüten o yörük çadırlarının mesajı iyi anlaşılmalıdır.
İçerde ve dışarda güvenliğimizi tehdit eden tehlike hala devam etmektedir. Siyasi kutuplaşmaların önüne geçmek, toplum huzurunu bozacak tutum ve davranışlara meydan vermemek “Devlet Bekası” için büyük önem taşımaktadır. Bu zor süreçte birliktelik ruhu ile hareket etmek, herkes için milli bir sorumluluk, hatta zorunluluktur. Birbirimizi sevmek zorundayız. Geleneklerimizi birleştirmek ve barıştırmak zorundayız. Tek yumruk olmak zorundayız. “Devlet Bekası”nı korumak zorundayız. Çünkü Türkiye hepimizindir.
