Akkuyu Nükleer A.Ş., son günlerde Mersin’deki Akkuyu Nükleer Güç Santrali (NGS) projesiyle ilgili yanlış ve aldatıcı bilgiler içeren bir rapor konusunda açıklama yaptı.
Kamuoyunun hakikat bilgilendirilmesi gayesiyle Akkuyu NGS projesi ile ilgili hakikat bilgilerin paylaşılması gereğinin ortaya çıktığı tabir edilen açıklamada, Akkuyu projesinin soğutma suyu sistemi ile ilgili mevzuların 2014 yılında onaylanan Çevresel Tesir Değerlendirmesi (ÇED) raporunun ilgili kısmında detaylı olarak ele alındığı kaydedildi.
Yapılan termal modelleme çalışmaları sonuçlarına nazaran de deniz suyu sıcaklığının deşarj nedeniyle yalnızca 0,5 santigrat derece artmasının beklendiği söz edilen açıklamada, bu sıcaklık artışının ‘Su Kirliliği Denetim Yönetmeliği’ kararlarına uygun olduğu vurgulandı.
9 BÜYÜKLÜĞÜNDEKİ SARSINTIYA GÜÇLÜ TASARLANDI
Türkiye’nin detaylı canlı fay sınırı çalışmasının ise 1935 yılında kurulan Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğünce (MTA) yapıldığı kaydedilen açıklamada, şöyle denildi:
“Bu çalışmaya nazaran, Türkiye’de bulunan tüm sismik fay sınırları bilinmektedir. Bu çerçevede Akkuyu alanının etrafında 100 kilometrelik yarıçaplı alanda rastgele bir canlı fay sınırı bulunmamaktadır. Ecemiş fay sınırı ise meyyit fay çizgisi olup, Akkuyu alanına 160 kilometre uzaklıkta yer almaktadır. Sismik olayların meydana gelmesi mümkünlüğünün çok düşük olmasına karşın nükleer güç santrali 9 büyüklüğündeki zelzele dahil olmak üzere her türlü dış tesirlere dayanabilecek biçimde tasarlanmıştır.”
“AKDENİZ FOKLARININ HAYAT ALANINA OLUMSUZ TESİRİ OLMAYACAK”
Akkuyu projesinin ÇED süreci kapsamında Akdeniz foklarına ait bir araştırmanın mevzunun uzmanları tarafından gerçekleştirildiği ve bu çalışmanın ÇED raporu ile birlikte ilgili kurumlara sunulduğu da hatırlatılarak, şu bilgilere yer verildi:
“Bu çalışmanın sonuçlarına nazaran, projenin Akdeniz foklarının hayat ve üreme alanlarında rastgele bir olumsuz tesiri olmayacaktır. Projenin inşaat faaliyetleri mühletince deniz ekolojisi izleme çalışmaları gerçekleştirilecektir. Ayrıyeten caretta caretta deniz kaplumbağaları yumurtalarını Göksu Deltası’na bırakmaktadır.
BİYOLOJİK İZLEME SİSTEMİ
Göksu Deltası proje alanına 36 kilometre uzaklıkta bulunmakta olup, projenin tesir alanı dışındadır. Bu nedenle Akkuyu projesinin caretta caretta kaplumbağaları üzerinde rastgele bir olumsuz tesiri olması beklenmemektedir. Santralin işletme basamağında ise yeniden biyolojik izleme sistemi çerçevesinde izleme faaliyetleri devam edecektir.”
15 YIL MÜDDETLE…
Akkuyu projesi kapsamında üretilecek elektriğin yüzde 50’sinin 12,35 sent/kWh ortalama fiyatından ünitelerin ticari işletmeye alınmasından sonra 15 yıl müddetle Elektrik Üretim A.Ş.’ye satılacağı vurgulanan açıklamada, “Anlaşma kaideleri uyarınca ortalama fiyat, piyasa fiyatının belirtilen fiyattan yüksek olması durumunda artırılmayacaktır. Ayrıyeten, elektrik satın alma mutabakatının bitiminden sonra proje şirketinin karının yüzde 20’si Türkiye Cumhuriyeti Hazinesi’ne aktarılacaktır.
Türkiye Cumhuriyeti ve Rusya Federasyonu ortasında 2010 yılında imzalanan hükümetler ortası mutabakata nazaran, Akkuyu projesi, yap-işlet-sahip ol (BOO) modeline nazaran inşa edilmektedir. Buna nazaran inşa edilmekte olan santralin tüm yatırım maliyeti, paylarına halihazırda Rusya Federasyonu kuruluşlarının sahip olduğu Akkuyu Anonim Şirketi tarafından karşılanmaktadır.
“TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NE AİTTİR”
Muahedeye nazaran şirketin paylarının yüzde 49’una kadar olan kısmı Türkiye Cumhuriyeti’nin onayına tâbi olarak yerli ve yabancı yatırımcılara devredilebilecektir. Mutabakata nazaran projenin inşası için Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına uygun olarak 2011 yılında Ankara’da kurulan Akkuyu Anonim Şirketi’ne tahsis edilen arazinin mülkiyeti Türkiye Cumhuriyeti’ne aittir.” denildi.
İKLİM ŞARTLARINA BAĞLI OLMADAN…
Akkuyu NGS sayesinde Türkiye Cumhuriyeti’nin Akkuyu ile elektrik gereksiniminin yaklaşık yüzde 10’unu karbondioksit emisyonu yapmadan, iklim şartlarına bağlı olmadan, istikrarlı, emniyetli formda çalışan, güç üretimi için en verimli güç kaynağı olan nükleer güç ile karşılayacağı belirtilen açıklamada, Milletlerarası Atom Güç Kurumu (IAEA) datalarına nazaran dünyadaki nükleer santrallerin her yıl yaklaşık 400 bin araçtan salınan emisyona muadil olan iki milyar ton karbondioksit emisyonundan kaçınılmasını sağladığı kaydedildi.
YILLIK 43 MİLYON TONUN ÜZERİNDE KARBONDİOKSİT SALINIMI ÖNLENECEK
Açıklamada ayrıyeten Rus tasarımı olan VVER reaktörlerin atmosfere yaklaşık 15 gigaton (milyar ton) karbondioksit salınımını engellediği belirtilerek, “Bu, 60 yıllık çalışma mühleti boyunca her biri 1 GW kapasiteye sahip kömürle çalışan 40 elektrik santralinin hacmine eşittir. Akkuyu NGS’nin toplam 4,8 GW kapasiteye sahip dört güç ünitesinin tamamının işletmeye alınmasının akabinde, her yıl 43 milyon tonun üzerinde karbondioksit salınımı önlenecektir. Bu, Türkiye’de nükleer gücün etraf muhafaza alanına sağlayacağı kıymetli bir katkıdır.
Şu anda Rusya’da, Akkuyu NGS’de kullanılacak olan VVER-1200 tipi reaktörlere sahip 4 güç ünitesi faaliyettedir. Buna ek olarak, 2020’nin Kasım ayının başında Belarus NGS’nin 1’inci ünitesi de deneme evresi kapsamında azamî güç düzeyine getirilmiştir. Rosatom, yurtdışı projeleri çerçevesinde Rusya’da faaliyet gösteren ünitelerde güvenilirliğini ve verimliliğini kanıtlamış teknolojiler sunmaktadır.” tabirlerine yer verildi.
