KİÜ Tarafından Bayrak Hadisesi’nin 104. Yıldönümü Dolayısıyla Konferans Düzenlendi

KİÜ Tarafından Bayrak Hadisesi’nin 104. Yıldönümü Dolayısıyla Konferans Düzenlendi
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Kahramanmaraş İstiklal Üniversitesi (KİÜ) Kent Hafızası Araştırma ve Uygulama Merkezi
tarafından, “Bayrak Olayı”nın 104. Yıldönümü dolayısıyla Kahramanmaraş Edebiyat ve Sanat
Derneği’nde (MESDER), “Maraş’ın Kurtuluş Mücadelesinde Bayrak Hadisesi” konulu konferans
düzenlendi.
KİÜ İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Tarih Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Macide Başlamışlı
tarafından verilen konferans, KİÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail Bakan, KİÜ Rektör Yardımcısı Prof.
Dr. Burcu Erşahan, MESDER Başkanı Lütfi Bilir, MESDER üyeleri, KİÜ akademik personeli ve
öğrencilerin katılımıyla gerçekleştirildi.
Konferansın açılışında konuşan MESDER Başkanı Lütfi Bilir, Kahramanmaraş Milli Mücadele
Tarihinde önemli bir yer tutan Bayrak Olayı dolayısıyla gerçekleştirilen bir programa ev sahipliği
yapmaktan mutluluk duyduklarını belirterek, KİÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail Bakan ve KİÜ Kent
Hafızası Araştırma ve Uygulama Merkezi Yönetimine teşekkür etti.
KİÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail Bakan’da misafirperverlikleri dolayısıyla Başkan Bilir ve
MESDER Yönetimi’ne şükran duyduklarını kaydetti. İstiklal Üniversitesi olarak kentin tarihine
ve kültürüne yönelik çalışmaları daha da artıracaklarını ifade etti. Prof. Dr. Bakan, “Bu bağlamda
Kent Hafızası Araştırma ve Uygulama Merkezi’mizin önemli görevler üstleneceğine inanıyorum.
İnşallah bundan sonraki süreçte, birbirinden değerli araştırmalar ve akademik çalışmalar
gerçekleştirecekler. Tabi Merkezimizin ilk faaliyetini de MESDER’de yapmış olmak ayrıca
mutluluk verici. Çünkü sizler gerçekten bu kentin hafızası olan, kalemleriyle bu kentin hissiyatını
dile getiren insanlarsınız. Bu işbirliğimizin bundan sonraki faaliyetlerimizde de devam etmesini
diliyor, sayın Başkanımız başta olmak üzere tüm MESDER ailesine teşekkür ediyorum” diye
konuştu.
Ardından KİÜ İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Tarih Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Macide
Başlamışlı, Bayrak Olayı’nın Maraş Milli Mücadelesindeki önemini anlattı. Birinci Dünya
Savaşı’nın akabinde imzalanan Mondros Mütarekesi’yle birlikte Maraş’ın önce İngilizler
ardından da Fransızlar tarafından işgal edildiğini anımsatan Başlamışlı, Bayrak Hadisesi ile de bu
işgale karşı ilk toplumsal refleksin gösterildiğini dile getirdi. Başlamışlı, “Bugün tarihimizde
Bayrak hadisesi olarak bilinen hareketin 104. Yıldönümü. Bu hadise, Maraş’ın hürriyete
kavuşmasında kilit bir öneme sahip olmakla birlikte, Maraşlıların işgalden itibaren zihinlerinde
ve yüreklerinde şekillendirmeye başladıkları bağımsızlık fikrini de harekete geçirmiş olması
açısından önemlidir. İşte tam da bugünlerde dile getirilmiş ‘Maraş bize mezar olmadan, Düşmana
Gülizar olamaz’ sözü de bu hissin bir tezahürü olmuştur” ifadelerini kullandı.
Fransızların Maraş’ı işgalinden hemen sonra olayların başladığını söyleyen Başlamışlı, bunun
üzerine Kasım 1919 tarihli bir telgraf emri ile Yüzbaşı Andre’nin Osmaniye’deki görevine ek
olarak Maraş Sancağına görevlendirildiğinin altını çizdi. Başlamışlı şöyle devam etti:
“Yüzbaşı Andre onuruna, 27 Kasım günü akşam Hırlakyanların konağında büyük bir ziyafet
tertip edilmiştir. Andre, yemekler yenilip içildikten sonra baloyu açmak ve Hırlakyan ailesini

şereflendirmek için Hırlakyan’ın iki torunundan Osep’in kızı Helena’yı dansa davet eder. Ancak
Andre, kaledeki Türk Bayrağı’nın dalgalanması gerekçe gösterilerek Helena tarafından nazik bir
şekilde reddedilir. Helena’nın bu sözleri üzerine kaledeki Türk Bayrağı’nın derhal indirilmesi
için emir verildi. Bu emir gereğince kaledeki Türk Bayrağı indirtilir. Bu hadise üzerine Maraşlı
Türklerin işgalcilere karşı nefretleri bir kat daha artmıştır. Kısakürek ailesinden Avukat Mehmet
Ali Bey, 28 Kasım 1919 sabahı kalenin karşısındaki evinden, kalede dalgalanan Türk bayrağını
göremeyince kaleme sarılarak, “Alem-i İslam’a Hitap” adıyla bir beyanname hazırladı. Yedi
nüsha olarak çoğalttığı beyannameyi ayrı ayrı zarflara koyarak, oğlu Şahap’la birlikte, Ulu Camii,
Çarşıbaşı Camii, Saray altı Camii ve Arasa Camii’nin görülebilecek yerlerine astı. Cuma
namazına gelenler bu beyannameyi okudular. Halkın heyecanını şahlandıran beyannamede şunlar
yazılıydı: “Ey yüce Osmanlı milleti, vaktine hazır ol. 1300 seneden beri Hz. Allah’ı ve Yüce
Peygamberini hizmetinle razı ettiğin bir din ölüyor. Yani ecdadının kanı pahasına fethettiği bir
kalenin burcundaki Al Sancağın, bugün Fransızlar tarafından indirilip, yerine kendi bayrağı
konuldu. Şimdi, acaba bunu yerine koyacak sende birkaç yüz İslam gayreti hiç mi yok! Karışıklık
arzu etmeyelim. Yalnız pür vakar ve azametli olarak o Al Sancağımızı geri yerine koyalım.
Tekrar olgunlukla yerlerimize dönelim. Korkma, seni buradaki birkaç Fransız kuvveti kıramaz.
Sen güvenerek Allah’a varlığını gösterecek olursan, değil birkaç Fransız kuvveti ve hatta bütün
Fransız milleti kıramaz, buna emin ol.”
Bu bildiriyle Maraş halkı bayrağının yerinde olmadığını bir saat içerisinde öğrenmişti. Namaz
öncesi Ulu Camii avlusunda cemaat çoğalmıştı. Sancağın altında toplanan insan seli kaleye doğru
akarken, kalede bulunan Fransız jandarmaları, silahlı bir çatışmayı göze alamayarak arka kapıdan
kaçtılar. Tekbir ve tevhit sesleriyle kaleye ilk ulaşanlardan Zalha hoca oğlu Osman (Osman
Erşan), bir kenara atılmış olan Türk Bayrağı’nı hürmetle öpüp başına koyduktan sonra tekbir
sesleri arasında onu eski yerine astı.”
Olayın ardından yaşanan gelişmeleri de anlatan Başlamışlı sözlerini şöyle tamamladı:
“Ertesi gün dükkânlar, çarşı ve pazar açılmadı. Andre, yanına tercümanını da alarak sokağa çıktı.
Amacı şehri dolaşarak Türklerle konuşmak, halkın nabzını yoklamak ve kamuoyunu
sakinleştirmekti. Nakip Camii önüne geldiğinde Aşıklıoğlu Hüseyin adındaki gençle karşılaştı.
Aralarında özetle şu konuşma geçti. Andre, ‘Bir bez parçasından başka bir şey olmayan bayrak
için dün bu kadar gürültü yaptınız. İstesem hepinizi yok edebilirdim, yapmadım. Yarın top tüfek
kullanacak olursam ne yaparsınız. Çoluk çocuğunuza acımıyor musunuz?’ deyince Aşıklıoğlu
Hüseyin şu cevabı verir:
‘Ben anamdan doğdum kalede bayrağımı gördüm. Ölünceye kadar da göreceğim. Biz bütün
Türkler böyleyiz. Onu görmemek için ya kör olmak ya da ölmek lazım. Kör değilim. O halde onu
görmezsem öldüm demektir. Hem bilir misiniz, Bayrak için ölmek bizde şehit olmaktır ve en
büyük şereftir. Yalnız ben değil, küçük büyük, kadın-erkek Maraşlı Türkler, her Cuma sabahı
uyanınca ilk önce kaleye bakar, bayrağımızı görürüz. Yaşadığımızı anlar ve Allah’a şükrederiz.
Sen bizi topla tüfekle susturacağını sanma. Bir gün senin silahlarınla karşılaşacak olursak, biz
çoluk çocuğumuza top tüfek sesi duyurmayız. Önce onları biz öldürürüz sonra evlerimizi ateşe
veririz. Arkamızda bekleyenimiz, ağlayanımız kalmadıktan ve şehir kül olduktan sonra da karşına
çıkarız. O zaman istersen bütün dünyanın silahlarını getir, bizi ölümden korkutamazsın’
Aşıklıoğlu’nun bu konuşması daha sonra mücadele parolasının kaynağı olacaktır. “Maraş bize
mezar olmadan, Düşmana Gülizar olamaz.”

Konferans, soru-cevap bölümü ile son bulurken Rektör Bakan günün anısına MESDER Başkanı
Lütfi Bilir ve Dr. Öğr. Üyesi Macide Başlamışlı’ya hediye takdiminde bulundu.

KİÜ Tarafından Bayrak Hadisesi’nin 104. Yıldönümü Dolayısıyla Konferans Düzenlendi

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Maraş Aktüel | Kahramanmaraş Haberleri ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!