Yiğit UYSAL
Sayın Müge Koçak, öncelikle tebrik ederim. “Yankı” birinci hikaye kitabınız. Kitabı yazmanız ne kadar sürdü? Bu süreçte sizi zorlayan faktörler neler oldu?
Çok teşekkür ederim. Yankı bir birinci kitap ancak içindeki hikayelerin bir oturuşta bu kitap için yazılmış hikayeler olduğunu söyleyemem. Vakit içinde yazdığım hikayelerin bir derlemesi demek daha gerçek olur. Sevgili editörüm Cem Alpan’ın yardımıyla da bir nizama, hizaya girdiler. Ben hikayeler tematik olmasa da bu sayede kitapta bir bütünlük yakalandığına inanıyorum. Yankı bu türlü doğdu. Yazdığım hikayeleri toparlamam, yayınevlerine başvurmaya karar vermem, kitap evrakını oluşturmam, kitabın kabul edilmesi, biçimlendirilmesi, dizgisi, kapağı, basımı, o’su, bu’su 1.5-2 yılı buldu. Kitabın içindeki kimi hikayeler uzun vakit evvel yazıldı, kimileri çok yeni. Bu süreçte bana nazaran en zoru, beklemek oldu. Zira bir evrakın kabul edilmesi demek 1-2 ay içerisinde basılması manasını taşımıyor. Yayınevlerinin kendi programları var ve o programları içinde yer bulmak çok kolay değil.
SERT VE ACIMASIZ ÜSLUP
12 hikayeden oluşan Yankı’da genel olarak tekinsiz bir atmosfer var. Okurları konfor alanından çıkartma motivasyonunuz olduğunu söyleyebilir miyiz?
Tespitiniz çok gerçek. Beni bu atmosferi oluşturmaya iten nedenler, bizlerin rehavete kapılmaya çok meyilli oluşumuz, konfor alanlarımızı terk etmekten imtina etmemiz ve bir nevi şayet sorun yaşamıyorsak başımızı kumdan pek çıkartmayı istek etmeyişimizdir. Hikayelerdeki kulağa gelen soğuk, sert ve bazen de acımasız üslup aslında yaşadıklarımızın bir yankısı, yansıması oldu.
l Kitaba ismini veren Yankı hikayesinde hayatını oburlarının hayatını seyrederek geçiren bir bayan var. Kitabın isminin Yankı olmasına bu hikayeyi yazdıktan sonra mı karar verdiniz?
Kitabın ismini en sona bıraktığımızı söyleyebilirim. Kitabın şekillenmesi ve “tamam oldu” diyerek sonuçlanmasının akabinde, Cem Alpan’la birlikte içindeki hikayeleri en uygun yansıtacak sesin Yankı olduğuna karar verdik. Zira aslında her bir hikaye de kendi içinde bir yüzleşmeyi, kendimizi görmeyi, nedenli nedensiz şiddetimizi, yarı meyyit halimizi, açgözlülüğümüzü, eşitsizliğimizi yankılıyor.
TEK TAHLİL OKUMAK VE ARAŞTIRMAK
Yeni muharrir adaylarına ne önerirsiniz? Bilhassa birinci kitabını yayınlatmak isteyenler sizce nasıl bir yol izlemeli?
Birçok yerden de okuduğum kadarıyla yayınevlerine gönderilen evrak sayısı epey fazla. Bu belgelerin içinden sizi seçeceklerse bunu neden yapmaları gerektiğini anlatmak değerli sanırım. Sizi başka yazılanlardan farklı kılan ne olacak? Nasıl bir kıymet katacaksınız? Hikayeleriniz dengeli mı? İmla kurallarını biliyor musunuz? Lisanı nasıl? Evrakınız ne anlatıyor, kaygısı ne? Tüm bunları titizlikle düşünüp ihtimamlı bir kitap belgesi oluşturduysanız, sizinle paralel giden kitaplar basan yayınevlerini seçmek en doğrusu. Yalnızca kurgu dışı basan bir yayınevine hikaye belgesi yollarsanız oradan olumlu bir cevap gelmesini bekleyemezsiniz. Bir öteki nokta da reddedilmeyi göze almanız. Evrakınız reddedilince de küsüp bırakmamanız gerekiyor. Şayet yazmak bir tutkuysa bu bir biçimde yolunu bulacaktır. Buna inanıyorum. Ve tüm bunların üstünde okumayan birisinin yazamayacağına inanıyorum. Çok okumak, araştırmak, tek tahlil.
Kovid vaktini verimli geçiren bir muharrir mısınız? Bu süreçte yeni hikayeler yazdınız mı?
Verimli demeyelim lakin birçoğumuzun konuta istemeden kapanmak zorunda kaldığı, üzücü kayıplar verdiğimiz bu şiddetli devirde akıl sıhhatimi korumama yardımcı olan kitaplarım ve yeni hikayeler oldu. Yeni projelerim, kitap taslaklarım, öykülerim oluyor, oluşuyor. Dileğim bu sürecin bir an evvel olağana dönmesi ve verimli olarak nitelendireceğimiz sağlıklı ve etkileşimli günlerin geri gelmesi.
